Kurtuluş Savaşı ve cephelerle ilgili kısa bilgiler. Kurtuluş Savaşının önemi ve sonunda yapılan antlaşmalar nelerdir?

Yazar: Admin Tarih: 03:16 Kategori: Yorum: Yorum Yap

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELERİ


Cephelerle İlgili Kısa Notlar:
DOĞU CEPHESİ


-İlk Kapanan Cephedir.
-3 Aralık 1920 Gümrü Antlaşması ile kapandı.
-TBMM’ye bağlı Erzurum’daki Kazım Karabekir ‘in 15. Kolordusu Savaştı.
-Ermenilerle Savaştık

GÜNEY CEPHESİ


-Kuvay-ı Milliye’nin en etkili olduğu cephedir.
-20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması ile kapandı.
-Kuvay-ı Milliye Savaştı.
-Fransızlar ve işbirlikçi Ermenilerle savaştık.

BATI CEPHESİ


-Kurtuluş Savaşının En Yoğun Yaşandığı Cephedir.
-11 Ekim 1922 Mudanya Ateşkes Antlaşması ile kapandı.
-Önce Kuvay-ı Milliye sonra da TBMM’nin Düzenli Ordusu Savaştı.
-Yunanlılar ve Onların destekçisi İngilizlerle Savaştık.


MİLLİ MÜCADELENİN MUHAREBELER DÖNEMİ (1920–1922)

1. Cepheler


a) Doğu Cephesi: XV. kolordu komutanı Kazım Karabekir ileri bir taarruz ile Gümrü’ye kadar ilerledi. Ermeniler çaresizce Gümrü Barışını imzalamak zorunda kaldılar.

Gümrü Barışı (3 Aralık 1920)


-Kars, Sarıkamış, Iğdır, Selim, Kulp Türkiye’nin olacaktır.
-Ermenistan Sevr’in geçersizliğini tanıyan ilk devlet olacaktır.
-Türk-Ermenistan sınırı, Aras Nehri olacaktır.
-Ermenistan TBMM’yi tanıyan ilk devlet oldu.
-Gümrü Antlaşması ile TBMM ilk uluslararası siyasi ve askeri zaferini de kazanmış oldu.
-Gümrü Antlaşması ile çözüme kavuşan ilk cephemiz de Doğu Cephesi oldu.
-Gümrü Barışı aynı zamanda Sevr’i geçersiz sayan ilk uluslar arası belgedir.

ÖNEMLİ NOT: Gümrü Antlaşması ile Doğu sınırımız tamamen çözülmedi. 23 Şubat 1921’de Gürcistan’a verilen Ankara Notası ile Gürcüler Artvin, Ardahan ve Batum’u boşalttılar. Kuvvetlerimiz, Artvin, Ardahan ve Batum’a da girdiler. Fakat aynı gün 16 Mart 1921’de SSCB ile Moskova Antlaşması imzalandı. Batum SSCB’ye bağlı Gürcistan’a bırakıldı. Bu, Misak-ı Milli’den verilen ilk tavizdir.

13 Ekim 1921’de TBMM, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan arasında Kars Antlaşması yapıldı ve bu antlaşma ile Doğu sınırımız kesin şeklini almış oldu.
Bu cephenin kapanması ile buradaki kuvvetlerimizin büyük çoğunluğu Batı Cephesine kaydırıldı.

b) Güney Cephesi: Bu cephe Kuvay-ı Milliye cephesidir. Kuvay-ı Milliyenin en başarılı olduğu cephedir. Düzenli birlikler burada savaşmamıştır. Kuvay-ı Milliye tek başına Ermeni ve Fransızlarla mücadele etmiştir.
-Antep, Urfa ve Maraş’ı ilk önce İngilizler işgal ettiler. Fakat 15 Eylül 1919 Suriye itilafnamesi ile buraları Fransızlara bıraktılar.
-10 Şubat 1920’de Sütçü İmam önderliğinde Maraş, 11 Nisan 1920’de Doğan Bey önderliğinde Urfa Ermeni ve Fransız işgalinden kurtuldu. Antep ise 1921’de Fransız işgalinden kurtuldu. Fransa, TBMM ile yaptığı 20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması ile bu cepheyi kapattı. Fransızlar Ankara Antlaşması ile Hatay dışındaki tüm topraklarımızı bize geri verdiler. Bu antlaşma ile Güney Cephesi kapanmış oldu.

ÖNEMLİ NOT: TBMM Antep halkının kahramanca direnişinden dolayı 8 Şubat 1921’de şehrin ismini Gaziantep yapmıştır. TBMM aynı nedenden dolayı 1973 yılında Maraş’a Kahraman, 1984 yılında Urfa’ya da Şanlı unvanını vermiştir.

-Fransızlar 5 Ocak 1922’de Ankara Antlaşması gereği Adana’yı tamamen boşalttılar. 
-Güney Batıda ise Konya, Antalya civarını işgal etmiş olan İtalyanlar vardır. Fakat İtalyanlar bölge halkı ile iyi geçindiklerinden dolayı burada herhangi bir çatışma olmadı. Yunanlıların II. İnönü’de yenilmeleri üzerine İtalyanlar kendiliğinden Anadolu’dan çekilmeye başladılar. Sakarya’daki başarımızdan da etkilenerek Anadolu’yu tamamen boşalttılar.


Resmi Büyütmek veya Küçültmek İçin Tıklayın...




c) Batı Cephesi: Bu cephe 2 döneme ayrılır. Birinci dönem Kuvay-ı Milliye dönemidir. Kuvay-ı Milliyenin Batı Cephesi Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri ile oluşturuldu. Sivas Kongresi sonunda da Ali Fuat Cebesoy komutan olarak atandı. Fakat 24 Ekim 1920 Gediz Taarruzunda başarısız olunca Kuvay-ı Milliye’ye son verildi. Bu birlikler düzenli orduya dönüştürüldü. Böylece ikinci dönem Batı Cephesi Düzenli Ordu Birlikleriyle kuruldu. Bir önceki sayfada yer alan batı cephesi muharebeleri batı cephesinin ikinci dönemine aittir.

Düzenli ordunun Batı Cephesi de 2’ye ayrıldı. Kuzeyde Albay İsmet, Güneyde de Albay Refet vardı. I. İnönü ve II. İnönü Savaşları böyle yapıldı. Fakat Eskişehir-Kütahya muharebesinde Batı Cephesi tek kumanda, İsmet Paşa kumandası altında birleştirildi. Çünkü şartlara göre değişiklik yapılıyordu.

Büyük Taarruz öncesi Batı Cephesi yeniden düzenlendi. Kuzeyde 2. Ordu komutanlığına Yakup Şevki Paşa, Güneyde 1. Ordu komutanlığına Ali İhsan Paşa getirildi. Cephe komutanı İsmet Paşa’dır. Sakarya ve Büyük Taarruz dönemi M. Kemal ise başkomutandır. Fevzi Çakmak ise baştan beri Genelkurmay Başkanıdır.

Kurtuluş Savaşının en önemli ve en yoğun geçen cephesi Batı Cephesidir. Bu cephede Yunanlılarla ve dolaylı olarak da onların destekçisi İngilizlerle savaştık. Bu cephede toplam 5 muharebe yaşanmıştır.

1) I. İnönü Muharebesi (6–10 Ocak 1921)
Yunanlıların taarruzlarının amacı Kütahya, Eskişehir, Afyon ve Ankara’yı almaktı. TBMM’nin düzenli ordusu güçlü bir savunma ile Yunanlıları durdurdu. Düzenli ordu bu sırada bir taraftan da Çerkez Ethem isyanını bastırmakla uğraşıyordu. 10 Ocak’ta Yunanlıları püskürten düzenli ordu, 20 Ocak’ta da Çerkez Ethem kuvvetlerini yok edecektir.

İçteki Sonuçları

a) Düzenli ordunun ilk askeri başarısıdır. Düzenli orduya güven ve katılımlar arttı. Düzenli ordu mu? Kuvay-ı Milliye mi? tartışması son buldu.
b) 20 Ocak 1921’de Yeni Türk Devleti’nin ilk anayasası olan Teşkilât-ı Esasîye kabul edildi.
c) 12 Mart 1921’de İstiklâl Marşı kabul edildi.
d) Albay İsmet Generalliğe (mir-liva) yükseldi.

Dıştaki Sonuçları

a) Londra Konferansı (21 Şubat – 12 Mart 1921)

İtilafların bu konferansı toplama amacı Sevr’i biraz hafifleterek Türk tarafına kabul ettirmek ve Yunanlılara zaman kazandırmaktı.
Konferansa hem İstanbul Hükümeti hem de TBMM’yi beraber çağırdılar. Amaçları aralarında ikilik çıkararak Türklerin daha fazla hak koparmalarını engellemekti. Fakat İstanbul Hükümeti Temsilcisi Tevfik Paşa “Söz milletin gerçek temsilcisi olan TBMM’nindir” diyerek konuşma hakkını TBMM temsilcisi Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey’e bıraktı.

TBMM’nin konferansa katılma sebebi ise Barış yanlısı olduğunu göstermek, Misak-ı Milliyi dünya kamuoyuna duyurmak ve uluslar arası alanda tanınmaktır. Konferans hiçbir sonuca varmadan dağıldı. 12 Mart 1921’de İngiltere, Fransa ve İtalya ile ikili anlaşmalar yapıldı. Bu antlaşmalar ekonomik ve esir değişimi konularıyla ilgiliydi. Fakat TBMM bu antlaşmaları devletlerarası eşitlik prensibine aykırı bulduğundan kabul etmeyecektir. Bekir Sami Bey’i de görevden alıp Roma elçiliğine atayacaktır.

Konferansın Önemi ve Sonuçları

-İtilaf Devletleri TBMM’yi ilk defa hukuken tanımış oldular.
-İtilaflar Sevr’den taviz verebileceklerini gösterdiler. Çünkü konferansta sadece İzmir’in Yunanlılara ait olması ve Ermeni yurdu konularında isteklerde bulundular.
-İstanbul Ankara’nın gücünü anladı.

b) Afgan Dostluk Antlaşması (1 Mart 1921)


TBMM heyeti Moskova antlaşması için Rusya’da bulunduğu sırada Dışişleri Bakanımız Yusuf Kemal Tengirşek Afgan Devlet Başkanı Veli Han’ın da Moskova’da bulunmasından dolayı fırsattan istifade Afganistan’la da bir dostluk antlaşması yapacaktır. Buna göre;

1- Afganistan Devleti TBMM’yi resmen tanır.
2- Her iki devlet bütün doğu milletlerinin bağımsızlığa kavuşmasını tasdik eder. Hive ve Buhara Devletlerinin bağımsızlığını tanır.
3- Bir Emperyalist Devlet Doğu ülkelerini işgal ederse buna her iki devlet birlikte karşı koyacaktır.
4- Birinin tanımadığı ve ilişki kurmadığı bir üçüncü devleti diğeri de tanımayacak ve ilişki kurmayacaktır.
5- Her iki devlet bir an önce Başkentlerinde Büyük elçilikler (Sefirlikler) açacaklardır.
6- İki devlet arasında hususi posta örgütü kurulacak ve her türlü haberleşme sağlanacaktır.
7- Türkiye Afganistan’a kültürel yardımda bulunacak, öğretmen ve subay gönderecektir. Ve bunlar en az beş yıl Afganistan’da kalacaktır.

ÖNEMLİ NOT: Bu antlaşma ile TBMM’yi tanıyan ilk İslam Devleti Afganistan oldu.


c) Moskova Antlaşması (16 Mart 1921)

İtilaf devletleri hem Türkiye’nin hem de SSCB’nin düşmanlarıydı. SSCB Türkiye ile kendini güvende hissedebilirdi. Bunun yanında Türkiye de Milli Mücadelenin sıkıntılı yıllarında kendisine bir dış destek bulmak istiyordu. Bu antlaşmaya göre;

1- İki taraftan birinin kabul etmediği bir anlaşmayı diğeri de kabul etmeyecek.
2- Boğazlar ve İstanbul Türklerde kalacak
3- Rusya Misak-ı Milliyi tanıyacak.
Osmanlı İmparatorluğu ile Çarlık Rusya’sı arasındaki antlaşmalar geçersiz sayılacak.
4- Kapitülasyonlar kaldırılacak.
5- Batum Rusya’ya bağlı Gürcistan’da kalacak.
6- Esirler karşılıklı serbest bırakılacak.
7- Bu antlaşma ile Ruslar Milli
Mücadeleye yardım için 4 Milyon Ruble ile Silah ve Cephane yardımında bulundular.

ÖNEMLİ NOT:
- TBMM’yi tanıyan ilk büyük Avrupalı, Batılı devlet SSCB’dir.
- TBMM’yi tanıyan ilk İslam devleti Afganistan’dır.
- TBMM’yi ilk tanıyan devlet de Ermenistan’dır. (3 Aralık 1920).
- TBMM’yi ilk tanıyan itilaf devleti ise Fransa’dır.

2) II. İnönü Muharebesi (23 Mart -1 Nisan 1921)

İngilizlerin saldırı emriyle Yunanlılar tekrar Afyon ve Eskişehir’e saldırdılar. Fakat Türk ordusunun direnişini kıramayıp geri çekildiler. Bunun üzerine Türk ordusu Yunanlılar üzerine Aslıhanlar ve Dumlupınar taarruzunu yaptı. Fakat ordumuzun henüz taarruz gücüne ulaşmamış olmasından dolayı bu girişim sonuçsuz kaldı. M. Kemal İsmet Paşa’ya çektiği telgrafta “Siz orada sadece düşmanı değil milletin makûs talihini de yendiniz” demiştir. Bu zaferden sonra İtalyanlar Anadolu’dan çekilme işlemini başlattılar. Fransızlar ise Ankara’ya barış görüşmeleri için bir heyet gönderdiler.

3) Eskişehir-Kütahya Muharebesi (10–25 Temmuz 1921)

Bu savaştan önce Batı Cephesi Kuzey ve Güney olmak üzere 2 kısımdı. Batıda İsmet Paşa, Güney’de Refet Paşa vardı. İlk defa bu savaşta bu cephe tek kumanda altında toplandı. Refet Paşa’nın Güney cephesi, İsmet Paşanın kuzey cephesinin emrine alındı. Batı cephesinin tek karargâhı Eskişehir oldu.

Yunanlılar büyük bir Taarruzla Afyon, Kütahya, Eskişehir ve Bilecik’i aldılar. M. Kemal İsmet Paşa’ya Sakarya’nın doğusuna çekilmesini emretti. Meclis’te devlet dairelerinin Kayseri’ye taşınması tartışıldı. Fakat bu öneri reddedildi. Mecliste, “Ordu, millet nereye gidiyor” tartışmaları yaşandı. Çünkü Yunanlılar Ankara Polatlı’ya kadar gelmişler, Top sesleri meclisten duyulur hale gelmişti. 5 Ağustos’ta Meclis, Başkumandanlık Kanunu ile tüm yetkilerini 3 aylığına M. Kemal’e verdi.

Bu yetkinin verilmesi sırasında Meclisteki 1. grup da 2. grup da (Yani M. Kemal’i istemeyenler de) evet oyu vermiştir. Burada M. Kemal’i istemeyen grubun da Başkumandanlık yetkisi için evet oyu vermesinin sebebi onun başarısız olup çekilmesini istemeleri değildir. Çünkü M. Kemal başarısız olsaydı ülke de kalmazdı. Bu mantıksızdır. Siyasi iktidarlar da böyle bir temennide bulunmamalıdır.

Bu yetkiden amaçlanan hızlı ve seri kararlar alabilmekti. Bu kanun 4 defa daha uzatılacak. Son uzatmada ise süre kısıtlaması ortadan kalkacaktır. M. Kemal bu yetkiye dayanarak Tekâlif-i Milliye emirlerini çıkaracaktır.

ÖNEMLİ NOT: M. Kemal’e bu yetki verilirken mecliste tartışma yaşanmıştı. Fakat tartışma yetkinin kapsamı ile ilgili bir tartışmadır. Bu yetkinin verilip verilmemesi ile ilgili değildir.

Tekâlif-İ Milliye Emirleri (7–8 Ağustos 1921)


1- Her ilçede kaymakamın başkanlığında bir Tekâlif-i Milliye komisyonu kurulacak. Kurul, teslim aldığı her mal için, bedeli sonradan ödenmek üzere makbuz verecek. Emirlere aykırı davrananları İstiklâl Mahkemelerine sevk edecek.
2- Her aile birer kat çamaşır, bir çift çorap ve bir çift çarık hazırlayıp komisyona teslim edecek.
3- Herkes elindeki bez, patiska, pamuk, yün, kumaş, iplik vs.nin %40’ını komisyona teslim edecek.
4- Herkes elindeki buğday, saman, un, arpa, fasulye vb. her türlü gıda maddelerinin % 40’ını komisyonlara teslim edecek.
5- Herkes elindeki Benzin, motorin, lastik, kablo, pil ve tel’in %40’ını komisyona teslim edecek.
6- Herkes elindeki deve, at, öküz, katır ve merkebin % 20’sini komisyona teslim edecek.
7- Herkes elindeki tüm silah ve cephanesini üç gün içinde komisyona teslim edecek.
8- Kasatura, kılıç, mızrak ve eyer yapabilecek bütün zanaatçılar isimlerini ve yeteneklerini komisyona yazdıracaklar.
9- Herkes elinde kalmış olan her çeşit aracıyla ayda bir kez 100 km’yi geçmemek şartıyla ordu mallarını ücretsiz taşıyacaktır.
10- Ordunun ihtiyacına lazım olabilecek bütün terk edilmiş mallara el konulacaktır.
Bu emirlere uymayanlar istiklal mahkemeleri tarafından Hıyanet-i Vataniye kanunu ile yargılanarak cezalandırıldılar.

ÖNEMLİ NOT: Bu emirler bir Genel Seferberlik ilanı sayılabilir.


4) Sakarya Meydan Muharebesi (23 Ağustos – 13 Eylül 1921)


M. Kemal’in Başkomutan olarak katıldığı ilk muharebedir. Savaş Sakarya hattında oldu. M. Kemal tarihi emrini verdi “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün bir vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk edilemez.”

Hattı Müdafaa: Ordu bir hat boyunca dizilidir. Cephe yarıldığı zaman savaşı kaybetmemiş olan birlikler de çekilirler.

Sathı Müdafaa: Bulunduğu noktayı her birlik tutar. Çekilme kesinlikle olmaz. Cephe yarıldığı zaman o hizadaki savaşı kaybetmemiş birlikler çekilmeyecektir. Bu bir Alman savaş taktiğidir.

13 Eylül’de Sakarya nehrinin doğusunda hiçbir Yunanlı kalmadı ve geri çekildiler. 22 gün 22 gece süren muharebe Türk zaferiyle sonuçlandı. Sakarya Türk ordusunun son savunma muharebesidir.

Sonuç:


- 350 subayımızı kaybettik. 7’si tümen kumandanıdır. Bu yüzden bu savaşa Zabit (Subay) Savaşı denir.
- M. Kemal’e Mareşallik ve Gazilik unvanı verildi. (M. Kemal Rütbe atlamıştır.)

- Yunan ordusunun taarruz gücü yok edildi ve Yunanlılar Sakarya nehrinin batısına geçtiler.
- İtalyanlar Anadolu’yu tamamen boşalttılar.
- İngiltere 23 Ekim 1921’de İstanbul sözleşmesi ile Malta Sürgünlerini serbest bıraktı.
- TBMM 13 Ekim’de Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan heyetleriyle Kars’ta bir antlaşma yaptı. TBMM Kars antlaşması ile Moskova Antlaşması maddelerini bir de Kafkas Cumhuriyetlerine onaylattı. Böylece Doğu sınırımız kesin şeklini almış oldu.
- Fransa ile 20 Ekim 1921’de Ankara Antlaşması yapıldı.

Bu antlaşma ile:

1- Taraflar arasındaki savaş sona erdi.
2- Hatay ve İskenderun Fransız mandasındaki Suriye’de kalacak. Fakat bu şehirlerde resmi dili Türkçe olan özel bir yönetim kurulacaktı.
3- Caber Kalesi (Anadolu Selçuklu Devletinin Kurucusu Süleyman Şahın mezarının bulunduğu kale) Türk toprağı sayılacak.
4- Müttefiklerle birlikte çözülecek sorunlar olan borçlar, esirler, kapitülasyonlar sonraya bırakıldı.

ÖNEMLİ NOT:-Türkiye-Suriye sınırı Hatay-İskenderun dışında çizilmiş oldu.
-TBMM’yi tanıyan ilk itilaf devleti Fransa oldu.2 Ocak 1922’de Ukrayna ile de dostluk antlaşması yapıldı.
-M. Kemal Türk ordusunun taarruz düzeyine gelmediğini görmüş ve yeterli hazırlıkların yapılması için 1 sene kadar beklemiş ve 1922 Ağustos’unda Taarruz kararını almıştır.

“Ordumuzun kararı taarruzdur. Fakat biz bunu şimdilik erteliyoruz. Çünkü hazırlıklarımız henüz tamamlanmadı. Yarım hazırlıkla taarruza geçmek hiç taarruz etmemekten daha fenadır”
M. Kemal


2006 KPSS-I

Kurtuluş Savaşında,

I. Güney cephesinin kapanması
II. Anlaşma Devletlerinin arasında görüş ayrılıklarının ortaya çıkması
III. Londra Konferansının toplanması

Gelişmelerinden hangileri Ankara Antlaşmasının sonuçları arasındadır?

A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) I- II
E) I-II-III

Cevap: D


2006-KPSS-I

13 Ekim 1921 Kars Antlaşmasında aşağıdakilerin hangisinin etkisi yoktur?

A) Gümrü Antlaşması
B) Sakarya Savaşının
C)Başkomutanlık meydan muharebesi
D) Moskova Antlaşması
E) Kafkas Cumhuriyetlerinin Sovyet Rusya’ya bağlı olması

Cevap: C


5) Büyük Taarruz (26 Ağustos – 18 Eylül 1922)


Tamamen taarruza ve toprak kazanmaya yöneliktir. M. Kemal saldırı emrini Afyon Kocatepe’den verdi. “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz, ileri”. Önce Afyon, Dumlupınar Meydan Muharebesi ile de Kütahya ardından Uşak, Eskişehir, Aydın, Manisa, İzmir, Bursa ve Çanakkale (boğaz kısmı hariç) düşmandan temizlendi.

ÖNEMLİ NOT: Büyük Taarruz sadece Batı Anadolu’yu kapsamıştır. Kesinlikle Doğu Trakya, İstanbul ve Boğazlarda yapılan bir muharebe değildir.
Bu başarıdan sonra Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşaya Mareşallik, İsmet Paşaya da Feriklik (Tüm generallik) rütbesi verildi. Diğer tüm subaylar da birer rütbe atlatıldı. M. Kemal Bu savaşa Rum Sındığı Savaşı adını vermiştir (Sınmak; kırılmak, kesilmek)


6) Mudanya Mütarekesi (11 Ekim 1922)

Büyük taarruzda Yunanlılar Anadolu’dan atılmış ama Boğazlar, İstanbul ve Doğu Trakya hâla işgal altındadır. Boğazlar ve İstanbul’da İngilizler, Doğu Trakya’da da Yunanlılar vardır. İngilizlerin isteği ile mütareke yapıldı. Mütarekeye İngiliz General Harrington, Fransız General Charrpy, İtalyan General Monbelli ve İsmet Paşa katıldılar. Yunan General Mazarakis ise görüşmeleri gemisinden takip etmiştir. Bu antlaşmaya göre:
1- Doğu Trakya Meriç’e kadar TBMM’ye bırakıldı. 15 gün içinde Yunanlılar burayı itilaflara bırakacak, İtilaflar da 30 gün içinde burayı TBMM’ye bırakacaklar. Yunanlılar bölgeyi terk ettikten sonra da bölgeye 8000 kişilik bir Türk Jandarma Birliği gönderilecek. Kalıcı barış yapılana kadar Türk ordusu Doğu Trakya’ya, Boğazlara ve İstanbul’a girmeyecektir.
2- Ateşkesten sonra İstanbul ve Boğazlar da TBMM’ye bırakılacak. Fakat kalıcı Barışa kadar itilaf askerleri bölgede kalacaklardır.

Önemi ve Sonuçları

1- İstanbul, Doğu Trakya ve Boğazlar savaş yapılmadan kurtarılmış oldu.
2- İngiltere yeni Türk Devletini resmen tanımış oldu.
3- Kurtuluş Savaşı’nın askeri dönemi sona ermiş oldu.
4- İstanbul’un yönetiminin TBMM’ye bırakılmış olması İstanbul yönetiminin hukuken bitişi demektir.
5- İngiltere’de Loyd George Hükümeti istifa etti.
6- İsmet Paşa Mudanya’daki başarısından dolayı Lozan’da da temsilci olarak görevlendirilecektir.
7- Mondros Ateşkesi ve Sevr Barışı resmen geçersiz birer antlaşma olmuştur


Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)


TBMM’nin açılmasından sonra yapılan ikinci inkılâp hareketi Saltanatın kaldırılmasıdır. Bu inkılâp hareketi hem Laikleşme aşamasıdır, hem de ulusal egemenlik aşamasıdır. Laikleşme yolunda atılan ilk adım, ulusal egemenlik yolunda da atılan ikinci önemli adımdır.
Sultan Vahdettinin Siyasi Yetkilerine 1 Kasım 1922’de son verildi. Vahdettin sadece halife olarak bırakıldı.

Bundan dolayı dini yetkilere sahip olan Vahdettin iken siyasi yetkilere sahip olan da TBMM’dir. Böylece Din ve Siyaset ayrılmıştır. Bu yönüyle saltanatın kaldırılması bir Laikleşme Aşamasıdır.
Ulusal egemenliğe zıt olan saltanatın ve kişisel egemenliğin sona erdirilmesi yönüyle de bu bir ulusal egemenlik aşamasıdır.

Saltanatın bu tarihte kaldırılmasının sebebi ise İtilaf Devletlerinin 28 Ekim 1922’de Lozan’da yapılacak barış görüşmelerine İstanbul Hükümetini de çağırmış olmalarıdır. Bununla ikilik çıkartarak Milli Mücadeleyi başarısızlığa uğratmak istiyorlardı.

Meclis’te yaşanan yoğun tartışmalar sonunda 1 Kasım 1922’de Saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı Devleti resmen sona erdi. 4 Kasım 1922’de Tevfik Paşa Hükümeti istifa etti. Tevfik Paşa Hükümeti son Osmanlı Hükümetidir.

Sultan Vahdettin’in 17 Kasım’da Malta’ya gitmesi üzerine TBMM 18 Kasım’da Osmanlı Hanedanından Abdülmecit Efendi’yi halifeliğe getirdi.

ÖNEMLİ NOT: 

-Meclis kararıyla görevden alınan 2 padişah vardır. Birincisi 1909’da Meclis-i Mebusan tarafından görevden alınan II. Abdülhamit, ikincisi ise 1 Kasım 1922’de TBMM tarafından görevden alınan VI. Mehmet Vahdetindir.
-Dört Halife dönemlerinden sonra seçimle iş başına gelen tek halife Abdulmecid efendidir.
-Halifeliğin Saltanatla beraber kaldırılmamasının sebebi toplumun henüz böyle bir değişime hazır olmayışıdır.
Paylaş: Facebook Twitter Google Plus Pinterest Tumblr

Bu yaz�ya yap�lan yorumlar:

  1. kim yazdıysa ellerine sağlık bayağı uğramış tabi kendi yazısıysa

    YanıtlaSil

Yorum Yapmadan Önce Mantıklı Olup Olmadıgını Düşün :)