Bir ulusu ortak paydada toplayan
ve ulusa ulus kimliğini veren dilidir, kültürüdür. Bir toplumun kimliğini
kaybettirme politikası güden ülkeler veya uygarlıklar o ulusun önce dilini
sonra dinini ve en sonunda da kaçınılmaz olan ve bunu doğuran kültürü değiştirirler.
Bir toplumun kültürü o toplumun
aynasıdır. Bir ulusun kimliğini çözmek için önce dilini öğrenmeliyiz ancak bu
şekilde bir ulusun kültürünü yorumsuz olarak tahlil etme olanağını buluruz. Bir
toplumda sosyo – kültürel sistemin gerçekten var olabilmesi için öncelikle
bireylerin kişiliği ve bireylerin birbiriyle anlaşmak için kullandığı sembolik
bir sistem olan dilin bulunması şarttır. Çünkü toplum yaşamı ancak iletişimle
(dil ile) olanaklıdır. Dilsiz hiçbir düşünce var olamaz, insan kendi kendine
düşündüğü zaman dahi sözcüklerle yani dil ile düşünür.”Dil nasıl meydana
gelmiştir? “ e cevap ararsak; insanlar ilçağlardan bu yana birbirlerine bir
şeyler aktarma gereği duymuşlardır. Bu ihtiyaç kendi çözümünü oluşturmuş ve
bunun sonucunda söyleme ihtiyacı dili meydana getirmiştir.
Bu dönem öncesinde insanlar ancak
birbirlerine aktarmak istediklerini fiziksel özelliklerini kullanarak
gerçekleştirmişlerdir. Bu ise kültürlerin meydana gelmesinde en önemli faktör
olan kendinden bir sonraki nesile aktarma olanağını sağlayamamıştır. Bunun bir
sonucudur ki dilin kullanılmadığı dönemler, uygarlıklar ve insan toplulukları
hakkında fikir sahibi olamamışızdır. İnsanlar konuşmasalardı yani dili
kullanmasalardı, bilgilerini saklayıp yeni kuşaklara aktaramazlardı. İnsanlık,
evlatlarına 20 milyon yıllık bir bilgi bırakamazdı yani insan toplumu hızlı
gelişimini dile borçludur. Dil bir yerde araçtır toplumsal kültürün aktarımında
şu döngü sağlanmalıdır: dil kültürü aktarırken kültür dili beslemelidir ancak bu
şekilde dilde ve kültürde zenginleşme sağlanabilir.
Her toplumun birikimi olarak
adlandırılabilecek kültür, doğal yaşama karşın insanoğlunun yarattıklarıdır.
Her kültürün bilinçli veya bilinçsiz, doğru veya yanlış bir yönü vardır. Her
toplum doğaya karşı yaratımlar oluşturuken, maksadı diğer toplumların gerisinde
kalmamayı amaçlar. Kültür; toplumlarda yaşayan insanlar tarafından
yaratılır,yaşatılır ve ortaklaşa paylaşılır. Paylaşılan, yani kabul edilmiş
olan tutum ve değerler o toplumun kültürüdür. Bu kültür zamanla değişim
gösterir ve göstermelidir de çünkü insan ve burdan hareketle toplum değişim
gösterir çok düşük bir oran dışında toplumlar olumlu yönde değişimler gösterir.
Bu değişimler insanda, toplumda ve onun oluşturduğu kültürde yansıma göstermelidir.
Bu yansıma sistemin bütünlüğünde birden gerçekleşivermez. Bu bir süreç içinde
değişim gösterir. Bu muhtelif alanlarda hızlı olurken bazı alanlarda yavaş
olmaktadır. Bu alanlar arası uyum süreci kurumlar arası bir farklılaşma meydana
getirir.